2019'a veda 2020'ye merhaba


Bir takvim yılını daha önümüzdeki dakikalarda geride bırakacağız. Son günlerde yaptığımız geçmiş yılın muhasebesi, şiddetini son demlere gelirken biraz daha arttıracak. 2019’un ağırlığına veda etmenin hafifliğiyle gelecek yıl için beklentiler şekillenecek. Sanıyorum 2020’nin de 2019’dan pek farkı olmadığını gördüğümüzde büyük bir kararlılıkla şekillenen fikirler, yine kuvveye geçemeyecek kuvveye geçenler ise yanımıza kar kalacak. Çok da karamsar tablo çizmeyeyim, insan hayalsiz hedefsiz yaşayabilir mi? İnatla yeni hedefler koyacağız tabi ki.

Bir takvim yılını daha önümüzdeki dakikalarda geride bırakacağız. Son günlerde yaptığımız geçmiş yılın muhasebesi, şiddetini son demlere gelirken biraz daha arttıracak. 2019’un ağırlığına veda etmenin hafifliğiyle gelecek yıl için beklentiler şekillenecek. Sanıyorum 2020’nin de 2019’dan pek farkı olmadığını gördüğümüzde büyük bir kararlılıkla şekillenen fikirler, yine kuvveye geçemeyecek kuvveye geçenler ise yanımıza kar kalacak. Çok da karamsar tablo çizmeyeyim, insan hayalsiz hedefsiz yaşayabilir mi? İnatla yeni hedefler koyacağız tabi ki.

Cem Karaca deyişiyle ‘Doğuma da ölüme de çiçekler yollama’ya devam edeceğiz. Doğan dostluklar toprakla buluşacak boy verecek çiçekler gibi, ölenlerin ise üstüne koyacağız çiçekleri. Bazen ummadığımız kişiler beklemediğimiz yerlerden kıracak. Bazen sürpriz bir el toprağımızı sulayacak. Bu hayat böyle, bundan önce de böyle oldu bundan sonra da böyle olacak.

Yekta Kopan bir kitabında ‘Uyumak emek ister’ demişti. Ellerini, yastıkla başının arasında kavuşturup, tavanı izleyen onlarca kişi var nitekim. Uyumak için vicdan rahatlığı gerek, vicdan rahatlığı için ise çarşaf bir liste yazmak lazım buraya. Değer verdiğim bir hocam özetledi neyse ki; ‘Hayat biraz da ne kadar insan kaldığımız’ meselesi. Yeni yılda ne olursa olsun, insan kalarak yaşamak hedefimiz olsun dostlar.

Atila İlhan ne güzel demiş; ‘Az uyumak çok yaşamaktır.’ Az uyuyalım, yeni kitaplar okuyalım, kitaplar üzerine konuşalım, konuşabilecek dostlar edinelim. Sanatsal filmler izleyelim en Recep İvediklisinden mesela! Kaliteli müzikler dinleyelim, alsın götürsün bizi uzaklara. Ailemize daha fazla vakit ayıralım, sarılalım sevdiklerimize. Zevk alalım yaşamaktan, çok mu zor?

Nazımca düşünürsek, evet, ‘Dörtnala gelip Uzak Asya’dan, Akdeniz’e uzanan bu memleket bizim’ doğru. Ama at yarışındaymışız gibi yaşamak da neyin nesi, nereye yetişiyoruz böyle, bu acele neden? Yavaş yaşayalım dostlar, hakkını vererek yaşayalım. Hırsımıza yenik düşmeyelim, makam için kendimizden olmayalım, haksızlığa karşı ne pahasına olursa olsun siper edelim kendimizi, küpe olsun Muhsin Ünlü’nün sözü; “Burası dünya ya hu, burası bu kadar işte.”