"Yaşam boyu aynalarla barışık bireyler olmanızı diliyorum"


Zaman zaman farklı takıntılarım oluyor.
Bir ara üniversitelerde yapılan mezuniyet konuşmalarına merak salmıştım.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kadri Özçaldıran’ın konuşmasına denk geldim.
Dostlarımın ilgisine sunmadan da edemedim.
Paylaştığım kısım ilgimi çeken yerlerin özeti niteliğinde.
Tamamı için istikamet Boğaziçi Üniversitesi YouTube sayfası.


BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. KADRİ ÖZÇALDIRAN'IN MEZUNİYET KONUŞMASI




Boğaziçi Üniversitesi Eski Rektörlerinden Kadri Özçaldıran'ın konuşması:
Rektör olmanın zorluklarından birisi de her konuşmanızın internette yayınlandığı bu günlerde her yıl mezuniyet töreninde yeni bir şeyler söylemenin zorunluluğu ve dolayısıyla zorluğu… Son 3 yılda söylediklerimi çok fazla tekrarlamadan yeni ne söyleyebilirim diye düşünürken, fark ettim ki aslında bu sene ben sizler adınıza dilek dilemek istiyorum. Ama bu dilekleri hemen sıralamayacağım, lafı biraz dolaştıracağım, önceden özür dileyeyim.

Sevgili mezunlar,
Bilinmez, kaç yıl önce kafaya taktığınız, iki aşamalı planınızı bugün gerçekleştirdiniz, bitti. Önce olağanüstü zor bir yarışta başarılı oldunuz ve Boğaziçi’ne geldiniz ve sonra Boğaz’a bakan bu tepede kan, ter ve gözyaşı dolu sayısız gün ve geceyi, sayısız sınav, proje, final, laboratuvar ve sunumu ve belki bunların arasında biraz mağaracılık biraz tiyatro biraz dans etkinliklerini, belki konserleri, belki partileri arkanızda bırakarak mezun olmaya hak kazandınız. Artık Boğaziçi Üniversitesi mezunlarısınız; mutlusunuz, gururlusunuz. Velileriniz de öyle. Biz hocalarınız da öyle. Bu mezuniyet tablosu hepimize kutlu olsun.

Bugünden sonrası yaşamınızın yeni bir evresi. Bir başka yarış başlıyor maalesef. Hem de üniversitede olduğundan daha değişik bir yarış. Bundan sonra kimse, size, biz hocalarınızın yaptığı gibi önce ders verip sonra sınava çekmeyecek. Tam tersine hayat sizi her gün önce sınava çekecek ve ondan sonra da bu sınavdan ders çıkarmanızı bekleyecek. Dedim ya bu başka bir yarış olacak.

Einstein’a atfedilen bir deyiş var. Diyor ki: “Eğitim, okulda öğrendiğiniz bilgilerin tamamını unuttuğunuzda geriye kalandır.” Bu tanımı kullanacak olursak, bizler sizlere dünyada alınabilecek en yetkin eğitimlerden birisini verdik. Sizleri formasyonu sağlam, öğrenmeyi bilen, özgüveni tam –hatta belki biraz abartılı- çok yönlü, farklılıklara saygılı, toleranslı, demokrat bireyler olarak yetiştirdik. Hiçbir zaman neyi düşünmeniz gerektiğini söylemedik, nasıl düşünmeniz gerektiğini öğretmeye çalıştık. İşte bu özelliklerinizle öğrettiklerimizi unuttuğunuz zaman geriye kalacak olan o tortuyla, o Boğaziçi Üniversitesi tortusuyla, bu yeni yarışta da başarılı olacağınıza, -evet hepinizin teker teker ve çok başarılı olacağınıza- eminim.

Yarın öbür gün belki biriniz Stanford’da hoca olacak, biriniz ünlü bir gazeteci ya da reklamcı, biriniz şirket yönetecek, bir başka arkadaşınız bir okul ya da üniversite yönetecek, belki biriniz Cannes’da ödül kazacak, bir başkanız Nobel alacak. Öylesine yetenekli ve iyi yetişmiş bir grupsunuz ki, sizlerin yarın öbür gün imza atacağınız başarıları tahayyül etmek benim için zor, hatta imkansız.

Ama zaten aslına bakarsanız dışımızdaki maddi dünyada, anlamlılığı tartışmalı bazı ölçütlerle ölçülen, başarı da tersi de başarısızlık da bence oldukça abartılmış nosyonlar. Bob Dylan’ın dediği gibi: “Başarısızlık gibi başarı yoktur ama başarısızlık da zaten başarı değildir.” O yüzden, ben sizlere maddi dünyada zaten erişeceğinizi bildiğim, emin olduğum başarının ötesinde, esas olarak iç dünyanızda başarılar, yani Türkçesini söyleyeyim, mutluluklar dilemek istiyorum.

Biliyorsunuz, mutluluğun sırrını bilen yok, reçetesi kimsede değil. Ama herhalde mutluluğa en yakın duygu insanın kendisiyle barışık olması olsa gerek. İnsan kendisiyle ne zaman barışık olur! Kim olduğundan ve ne yaptığından memnun olduğu, kendisiyle gurur duyduğu zaman. O yüzden ben derim ki, -dinleyip dinlememek sizlere kalmış- getirisi ne olursa olsun yapmaktan zevk almayacağınız ve gurur duymayacağınız hiçbir şeyi yapmayın ve götürüsü ne olursa olsun yapmaktan zevk alacağınız ve gurur duyacağınız bir şeyi de yapmaktan çekinmeyin.

Arkadaşlar,
Unutmayın, bu dünyada en uzun birlikteliği kendinizle yaşayacaksınız. Belki daha şimdiden bu yönde deneyimleriniz olmuştur, bugünden belki biliyorsunuz ama insanın beğenmediği, sevmediği birisiyle olan beraberliği çekilesi bir kahır değildir. Dolayısıyla sizler adına ilk dileğim her birinizin yaşam boyu aynalarla barışık bireyler olmanız.

İkinci dileğim: Biliyoruz yaşam bir süreç. Karmaşık, incelikli, pek öyle kolayca planlanamayan bir süreç. John Lennon’a soracak olursanız ‘Yaşam siz plan yapmakla uğraşırken başınıza gelenlerin toplamıdır.’ Bu karmaşık süreç içinde dönüşeceksiniz bu kaçınılmaz. Ama dönüşürken, benliğinizin ana öğelerini koruyarak dönüşün. Dönüşün ama yitip gitmeyin, kaybolmayın. Steve Jobs’ın dediği gibi, ‘Bu dünyada geçireceğiniz sayılı günleri başkalarının hayatını yaşayarak harcamayın, heba etmeyin. Kendiniz için kurduğunuz hayat, kendinizin kurduğu hayat olsun. Dilerim, başkalarının sizi tanımlamasına izin vermez, kendinizi tanımlayan siz olursunuz. (Eğer biz sizi hakikaten yetiştirmekle övündüğümüz gibi yetiştirmiş isek, şu anda sizin içinizden şöyle bir şeyler söylüyor olmanız gerekir: Hocam sen hepimize üniforma giydirip, buraya asker gibi sıra sıra dizmiş, kendin de sırmalı general üniforması giymişsin. Sonra da bize bireysellikten, insanın kendisi olmasından bahsediyorsun. Bu işte bir yanlışlık yok mu? Tabi var yanlışlık ama yapacağınız bir şey yok bu sonuçta eninde sonunda bir mezuniyet töreni. Ünlü Amerikalı karikatürist Trudeau’nun tanımıyla ‘Mezunların güneş altında yeterli miktarda uyuşturulmadan hayata atılmalarına az daha izin verilmemesi gerektiğine inancın ortaya çıkardığı bir etkinlik cinsi.’)

Üçüncü dileğim: Arkadaşlar, düşler gerçek olmayabilir ama düş görmek gerçektir. Düş görmekten ve düşlerinizin peşine düşmekten korkmayın, çekinmeyin. Bakın, sizleri bugün burada buluşturan, bu mutluluğu yaşatan, ortaokul lise yıllarınızda gördüğünüz bir düştü. Bundan sonra göreceğiniz düşlerin sizi nereye taşıyacağını bilmek benim için tabi ki mümkün değil. Ama umarım düş gücünüz sonsuz, düşleriniz de olabildiğince gerçek olur.

Ünlü sinemacı Orson Welles’in bir sözü: ‘Bu dünyaya yalnız gelir bu dünyadan yalnız gideriz’ diyor. Bu iki olay arasında yalnız olmadığımız duygusunu ancak iki şey verir bizlere: Sevgi ve dostluk. Dolayısıyla sizler adına dördüncü dileğim de yaşamlarınızın sevgi ve dostlukla dolu olması.

Beşinci dileğim, bu son. Yarına güvenmeyin. Ben yarını yaşayabilmiş hiç kimseye rastlamadım. Sizin de rastlamış olduğunuzun zannetmiyorum. Çünkü yarın hiçbir zaman gelmez. Eyleyeceğinizi eylemenin de söyleyeceğinizi söylemenin de zamanı, günü, bugündür. Yaşam bugündür, bugündedir. Son dileğim, dolayısıyla, bugününüzü yani yaşamınızı ertelemeyin.

Konuşmamın sonunda her birinizi, teker teker velilerinizi ve hocalarınızı bir kez daha kutluyor, siz mezunlarımızı teker teker yanaklarından öpüyor ve unutmayın diyorum. Unutmayın, sizler bu hafta sonu Boğaziçi Üniversitesi’ni terk edebilirsiniz ama Boğaziçi Üniversitesi hiçbir zaman sizi terk etmeyecek. Hepinizin yolu açık şansı bol olsun.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. KADRİ ÖZÇALDIRAN'IN MEZUNİYET KONUŞMASI