İlimizin son dönemde yetiştirdiği önemli yazarlardan Mümtaz Tiftik ile sıcak bir Kastamonu gününde edebiyat üzerine söyleşi gerçekleştirdik. Her bir satırında okuyanı, eski Kastamonu'da geziyor gibi hissettiren yazar, Kastamonu'ya olan vefasını Kastamonu'yu kaleme alarak ödemeye çalıştığını ifade ediyor. Kalemiyle sokak sokak geziyormuş hissi yaşatan Tiftik bu kez sözleriyle uzun bir yolculuğa çıkartıyor bizi. Eserlerinde Kastamonu'dan beslendiğini belirten yazar söyleşimiz esnasında sık sık ebeveynlere seslendi. Çocuklarımıza çocukluğunu yaşatmadığımızı ifade eden Tiftik, ne ağlamasını ne de gülmesini bilen bir toplum olduk diyerek günümüz toplumunu özetliyor. Söyleşimizin ilerleyen dakikalarında hafiften yağmaya başlayan yağmur, edebiyat söyleşisine renk katarken; masamızda Kastamonu ve edebiyat hiç eksik olmadı.
>"Babam, kitaba verdiğim para için mutlu olan bir insandı"
Babasının memuriyeti nedeniyle 1957 yılında Yozgat'ta dünyaya gelen ve Daday nüfusuna kayıtlıTiftik, ilk ve orta öğrenimini Taşköprü'de tamamlarken yüksek öğrenimini de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim İş Bölümü'nde tamamlamış. Kastamonu'nun yazarlık hayatında önemli bir rolü olduğunu belirten Tiftik, çocukluğunda yaşadığı güzel anıların yok olup gitmesini istemediğini belirtti ve bu amaçla yazmaya başladığını söyledi. Şu ana kadar yayımlanmış üç kitabı bulunan Mümtaz Tiftik, 1980 yılından bu yana ise öğretmenlik yapıyor. Kendini sürekli okuyan ve araştıran olarak nitelendiren Tiftik, küçüklükten itibaren okumaya meraklı olduğunu belirtiyor. Tiftik, "Çocuk yaşlarımdan itibaren okumayı seven birisiydim. Babamın verdiği harçlıkların büyük bir kısmını dergi ve kitaplar alarak değerlendirirdim. Babam, kitaba verdiğim para için mutlu olan bir insandı. Bir gün çocukluğumun belki de en heyecan verici olaylarından birisi olan Panayır'a şahit oldum. Panayır zamanındaki dönme dolapları, kiralık bisikletleri, dondurmaları, şekerleri, insan manzaralarını hiç unutamadım. Daha sonrasında bu panayırların unutulup gitmesini istemedim ve yazarak ölümsüzleştirmeye karar verdim. Bu belki de yazarlık serüveninin başlangıcı oldu bende. Yazmış olduğum bu hikayeyi Milli Eğitim Bakanlığı'nın Aklın ve Bilimin Işığında Eğitim adlı ayda bir
yayımlanan dergisine yolladım ve hikayem dergide yayımlandı. Bu bana bir ivme kazandırdı, bir heyecan verdi. Daha sonra yöremizde yaşanan eski bayramları kaleme almaya başladım. Çünkü o bayramların da dokusu kaybolmaya yüz tutmuştu ve birçok köyde birçok ilçede yapılmıyordu, kutlanmıyordu eskisi gibi. Bunları yazdım, çevremde yaşanmış olan büyüklerimden öğrendiğim çeşitli hikayeleri de kaleme alarak Panayır Zamanı adlı ilk öykü kitabımı ortaya çıkarttım. Bu kitaba yapılan olumlu olumsuz eleştiriler üzerine ikinci kitap üzerine çalışmaya başladım. İkinci kitabım, 70'li kuşağın yaşadığı olayların bütünü olarak yazmaya çalıştım aynı zamanda yazdıkça, yazmaya dair gelişmelerin olduğunu da hissettim kendimde. Yani yazarak, mesajlarımı daha iyi verebiliyordum, daha iyi anlatımlar elde edebiliyordum. Daha sonrasında ikinci kitabım olan Güz Tutulmaları'nı çıkarttım ve son olarak da Kastamonu ve çevresinde yaşanan olayları tümüyle ele alan Düş İkindileri kitabımı yayımladım. Bundan sonra da yine, Kastamonu ve çevresindeki kültürü anlatan çalışmalarım olacak" dedi.
> Şimdiyle gelecek
arasında bir köprü olmak için yazıyorum
Mümtaz Tiftik, henüz kendini yazar olarak nitelendirmediğini belirtti ve yazarlık yolunda daha çok yolu olduğunu kaydetti. Tiftik, " Henüz kendimi yazar olarak görmüyorum, daha çok gidecek yolumuz var onu özellikle belirteyim. Genellikle öldükten sonra isminin anılmasını bir de bunun yanı sıra varolanın bir süreç içerisinde yok olup gitmesine gönlü razı olmayanların yazdığını düşünüyorum. Ben de geleceğe bir şeyler aktarmak için yazıyorum, şimdiyle gelecek arasında bir köprü olmak için yazıyorum" dedi.
Mümtaz Tiftik, henüz kendini yazar olarak nitelendirmediğini belirtti ve yazarlık yolunda daha çok yolu olduğunu kaydetti. Tiftik, " Henüz kendimi yazar olarak görmüyorum, daha çok gidecek yolumuz var onu özellikle belirteyim. Genellikle öldükten sonra isminin anılmasını bir de bunun yanı sıra varolanın bir süreç içerisinde yok olup gitmesine gönlü razı olmayanların yazdığını düşünüyorum. Ben de geleceğe bir şeyler aktarmak için yazıyorum, şimdiyle gelecek arasında bir köprü olmak için yazıyorum" dedi.
Yazmak
istediklerini önceden kafasında tasarladığını belirten Tiftik, kaleme aldığı
yazısıyla kafasındaki düşüncenin uyuşmadığını hissettiğinde kendine zaman
ayırdığını vehikayenin kafasında daha iyi oturmasını beklediğini belirtti.
Tiftik, " Başlangıçta hangi konuyu yazacaksam o konuyla ilgili zihnimi ve
yaşananları kendimce sorguluyorum, araştırıyorum. Olayların gerçekçi olması
açısından da halk arasında çok dolaşırım. Pazar yerlerine çok giderim, oradaki
insanların konuşmalarını not ederim. Çünkü benim anlatacağım bu yörenin dilidir
bu yörenin insanlarıdır. Elimden geldiğince de yapmaya çalışırım. Neticede
konuyu ölçer tartarım belki ölçme tartma hikayenin durumuna göre bir ay iki ay
sürebilir. Kafamda tasarladığım olaylar tam yerine oturmuşsa kalemi elime alır
yazmaya başlarım ve yazı kendiliğinden akar gider bu aşamadan sonra çok az
düzenlemeler yaparım. Eğer bir yerinde sıkıntı varsa o hazır olmamış demektir,
hikayenin oturması açısından kendime biraz daha zaman ayırırım"
ifadelerini kullandı.
> Kastamonu Dünya'nın
merkezi
Kastamonu'yu Dünya'nın merkezi olarak nitelendiren Mümtaz Tiftik, eski Kastamonu'yu kendisinden yaşça büyük olan kişilerden dinlediğiyle ve kendi çocukluğundan hatrında kalanlarla betimlediğini söylüyor ve Kastamonu deyince derinlere dalıyor. Tiftik, "Kastamonu Dünya'nın merkezi. Burası değil Avrupa belki Dünya'nın merkezi olabilecek hem tabi hem kültürel birikime sahip olmasına rağmen biz bunlardan faydalanamıyoruz. Bu beni çok üzüyor. Bazen düşünüyorum ki ben Kastamonu'dan başka yere gidemem. Bölyesine bir kenti bulmuşuz böylesine güzel bir kentte yaşıyoruz bu anlamda şanslıyız, Kastamonu her şey" ifadelerini kullandı. Çevresinde Tiftik'ten yaşça büyük olanların hikayelerini gözünde canlandırdığını ve hafızasında tuttuğunu kaydeden Tiftik, "Çevremde yaşça benden büyük, uzun yıllar Kastamonu'da yaşamış kişiler vardı. Onlarla yapmış olduğum söyleşilerde kent hakkında epeyce bilgiler edindim. Bunun yanı sıra memur çocuğu olduğumuz için sürekli çocukluğumun geçtiği sokaklarda olan olayları sürekli gözlemledim. Şunu bile söyleyebilirim Nasrullah Camisi'nin avlusundaki hamamın gün yüzüne çıkarılmasını bile hatırlarım, ilçelere kalkan dolmuşların Yılanlı Cami'nin oradan kalktıklarını, derenin iki tarafındaki o caddelerin olmadığını hatırlıyorum. Biraz da bu olaylar yaşla da ilgili ama dediğim gibi yaşlılardan yararlandım çokça"
Kastamonu'yu Dünya'nın merkezi olarak nitelendiren Mümtaz Tiftik, eski Kastamonu'yu kendisinden yaşça büyük olan kişilerden dinlediğiyle ve kendi çocukluğundan hatrında kalanlarla betimlediğini söylüyor ve Kastamonu deyince derinlere dalıyor. Tiftik, "Kastamonu Dünya'nın merkezi. Burası değil Avrupa belki Dünya'nın merkezi olabilecek hem tabi hem kültürel birikime sahip olmasına rağmen biz bunlardan faydalanamıyoruz. Bu beni çok üzüyor. Bazen düşünüyorum ki ben Kastamonu'dan başka yere gidemem. Bölyesine bir kenti bulmuşuz böylesine güzel bir kentte yaşıyoruz bu anlamda şanslıyız, Kastamonu her şey" ifadelerini kullandı. Çevresinde Tiftik'ten yaşça büyük olanların hikayelerini gözünde canlandırdığını ve hafızasında tuttuğunu kaydeden Tiftik, "Çevremde yaşça benden büyük, uzun yıllar Kastamonu'da yaşamış kişiler vardı. Onlarla yapmış olduğum söyleşilerde kent hakkında epeyce bilgiler edindim. Bunun yanı sıra memur çocuğu olduğumuz için sürekli çocukluğumun geçtiği sokaklarda olan olayları sürekli gözlemledim. Şunu bile söyleyebilirim Nasrullah Camisi'nin avlusundaki hamamın gün yüzüne çıkarılmasını bile hatırlarım, ilçelere kalkan dolmuşların Yılanlı Cami'nin oradan kalktıklarını, derenin iki tarafındaki o caddelerin olmadığını hatırlıyorum. Biraz da bu olaylar yaşla da ilgili ama dediğim gibi yaşlılardan yararlandım çokça"
> "Kitap,
dünyayı ve insanı anlamanın tek yolu "
Kitaba olan tutkusunun nasıl geliştiğini anlatan ve kitap okuma alışkanlığı konusunda şanslı olduğunu kaydeden Tiftik, "Ben kitap okuma alışkanlığı noktasında şanslıydım. Babam memur olduğu için ben kendimi bildim bileli eve gazete girerdi. Gazetenin bir eve girmesi, o evde okumak için bir ortam oluşturuyor. Bir de bizim dönemimizde sadece radyo vardı. Yani çocukların vakit geçirebileceği sokak oyunları, evde bekleyen bir radyo ve büyüklerin anlattığı hikayeler vardı. Bunun ötesinde malzememiz yoktu. Kitap çok güzel bir dünya, bunun tadını aldıktan sonra vazgeçmek mümkün değil. Dünyayı ve insan yaşamını tanımanın tek anahtarı kitaplar"
Kitaba olan tutkusunun nasıl geliştiğini anlatan ve kitap okuma alışkanlığı konusunda şanslı olduğunu kaydeden Tiftik, "Ben kitap okuma alışkanlığı noktasında şanslıydım. Babam memur olduğu için ben kendimi bildim bileli eve gazete girerdi. Gazetenin bir eve girmesi, o evde okumak için bir ortam oluşturuyor. Bir de bizim dönemimizde sadece radyo vardı. Yani çocukların vakit geçirebileceği sokak oyunları, evde bekleyen bir radyo ve büyüklerin anlattığı hikayeler vardı. Bunun ötesinde malzememiz yoktu. Kitap çok güzel bir dünya, bunun tadını aldıktan sonra vazgeçmek mümkün değil. Dünyayı ve insan yaşamını tanımanın tek anahtarı kitaplar"
>Kitaplarda
öğrendiği seneler sonra ders oldu
Söyleşinin sonlarına doğru kitabın bireye katkısına değinen Tiftik, ebeveynleri de uyardı. Tiftik, "Bugünün çocuklarını ben şanssız görüyorum çünkü çocukların oyunlardaki yaratıcılığı sınırlandırılmış, zihinsel gelişimlerini yeteri kadar kullanamıyorlar, her şey hazır olarak geliyor önlerine. Çocuğa çocukluğunu yaşatırsanız, iyi kötü hayatı tanıtırsanız o çocuk hayatta başarılı olur. Ben topraktaki sesin iletişimini ya da demiryollarındaki sesin iletişimini Teksas Tommiks'ten öğrendim. Oradaki kahramanın kulağını toprağa dayayıp, atlılar geliyor demesinden öğrendim ki bunlar ta orta iki üçüncü sınıfta Fen Bilgisi kitaplarında ancak okuyabildim. Yani Kitaplar bizim ufkumuzu ve hayal dünyamızı geliştiriyor.
> Yıllar sonra benim yazdıklarım bu kent için bir şeyler ifade edecek
Yazdıklarının Kastamonu ve Dünya hazinesine katkı olduğunu aktaran Tiftik, okumayı sevmeyen bir toplum olduğumuzun altını çizerek kendi eserlerinin ise yıllar sonra daha değerli olacağını belirtiyor. Kastamonulu yazarlar olarak imza günü düzenlediklerini belirten yazar, buraya edebiyat ve sanatla bire bir bağlantısı olması gereken kişilerin gelmemesine de hayıflandı. Tiftik, " Kastamonulu yazarlar olarak imza günü yaptık. Bunu basın yoluyla, afişlerle geniş bir kitleye de duyurduğumuzu sanıyorum. Ancak etkinliğimize eğitim ve sanatla doğrudan bağlantısı olan insanlardan bir kişinin bile gelmediğini söylersem yanlış olmaz. Yıllar sonra benim yazdıklarım, yazdıklarımız bu kent için bir şeyler ifade edebilecek. Bu için de zaman ihtiyacımız var. İnsanlar okumalı, okumak her anlamda insanın ufkunu açıyor.
Söyleşinin sonlarına doğru kitabın bireye katkısına değinen Tiftik, ebeveynleri de uyardı. Tiftik, "Bugünün çocuklarını ben şanssız görüyorum çünkü çocukların oyunlardaki yaratıcılığı sınırlandırılmış, zihinsel gelişimlerini yeteri kadar kullanamıyorlar, her şey hazır olarak geliyor önlerine. Çocuğa çocukluğunu yaşatırsanız, iyi kötü hayatı tanıtırsanız o çocuk hayatta başarılı olur. Ben topraktaki sesin iletişimini ya da demiryollarındaki sesin iletişimini Teksas Tommiks'ten öğrendim. Oradaki kahramanın kulağını toprağa dayayıp, atlılar geliyor demesinden öğrendim ki bunlar ta orta iki üçüncü sınıfta Fen Bilgisi kitaplarında ancak okuyabildim. Yani Kitaplar bizim ufkumuzu ve hayal dünyamızı geliştiriyor.
> Yıllar sonra benim yazdıklarım bu kent için bir şeyler ifade edecek
Yazdıklarının Kastamonu ve Dünya hazinesine katkı olduğunu aktaran Tiftik, okumayı sevmeyen bir toplum olduğumuzun altını çizerek kendi eserlerinin ise yıllar sonra daha değerli olacağını belirtiyor. Kastamonulu yazarlar olarak imza günü düzenlediklerini belirten yazar, buraya edebiyat ve sanatla bire bir bağlantısı olması gereken kişilerin gelmemesine de hayıflandı. Tiftik, " Kastamonulu yazarlar olarak imza günü yaptık. Bunu basın yoluyla, afişlerle geniş bir kitleye de duyurduğumuzu sanıyorum. Ancak etkinliğimize eğitim ve sanatla doğrudan bağlantısı olan insanlardan bir kişinin bile gelmediğini söylersem yanlış olmaz. Yıllar sonra benim yazdıklarım, yazdıklarımız bu kent için bir şeyler ifade edebilecek. Bu için de zaman ihtiyacımız var. İnsanlar okumalı, okumak her anlamda insanın ufkunu açıyor.